İŞÇİ ALACAKLARI VE TAZMİNATI ÇEŞİTLERİ

İşçi alacakları 4857 sayılı İş Kanunumuzda düzenlenmiş olup işçinin, iş sözleşmesinin sona ermesi sonucunda ortaya çıkan bazı hak ve alacakları olarak tanımlanmakta, işçinin çalışmasının karşılığı olan ücret, tazminat vb. şeklindeki parasal değerlerdir.

İşçi alacaklarının bir kısmı feshe bağlı alacaklar olup iş akdinin son bulmasıyla talep edilebilir kalemlerdir. İşçi alacaklarının bir kısmı ise  feshe bağlı olmayıp, iş akdi feshedilmiş olsun veya olmasın işçinin hak kazandığı zaman talep edebileceği alacak kalemleridir.(Ücret, fazla mesai ücreti, ubgt ücret alacağı, hafta tatili ücret alacağı vs.) 

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi hükümlerine göre işçinin haklı nedenle işten çıkması halinde işverenin tazminat ödemesi gerekmektedir. İşçi alacaklarının tazmini için 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle işçi alacakları ve tazminat davaları için zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Mevzuata göre başvurucu taraf öncelikle arabulucuya başvurusunu yapacak, arabuluculuk müessesinde tarafların uzlaşamaması halinde başvurucu iş davasını açacaktır. Sonuç olarak arabuluculuk, iş davasının açılmasının ön koşulu haline getirilmiştir.

İşçinin, iş güvenliği hükümlerinin kapsamına girebilmesi için;

  1.     İşyerinde toplam 30 veya daha fazla işçi çalışıyor olması ve
  1.     İşçinin en az altı aydır o işyerinde çalışıyor olması gerekir.

İşçi, iş güvenliği kapsamına giriyorsa öncelikle işe iade davası açma hakkına sahip olur. İşe iade davası, işçi işten çıkarıldıktan sonra otuz gün içinde açılmalıdır.

Daha detaylı bilgi almak için Lütfen İletişime geçin!

Hızlı ve Güvenilir Hizmet!

Sizde Google, Apple ya da diğer Storelarden geliştiric hizmeti veriyorsanız lütfen bizimle iletişime geçin!

Bilişim/Yazılım Hukuku

Bilişim Hukuku alanında detaylı bilgi için lütfen bizimle iletişime geçin!

Daha Falası

FESHE BAĞLI İŞÇİ ALACAKLARI

İş sözleşmesinin sona ermesi sonucunda ve diğer koşullarının da bulunması halinde işçi tarafından talep edilebilen alacaklardır. İş sözleşmesi devam ederken işçinin bu alacaklarını talep etme hakkı bulunmamaktadır.

Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Yıllık Ücretli İzin Alacağı, Kötüniyet Tazminatı gibi işçi alacakları feshe bağlı alacaklardır.

  1. Kıdem Tazminatı

Kıdem tazminatı belirli şartlar altında iş sözleşmesi sona eren işçiye, işe başladığı tarihten iş sözleşmesinin son bulduğu tarihe kadar hizmet akdinin devam ettiği süreçte her geçen tam yıl için işverence 30 günlük ücret (giydirilmiş brüt ücret) tutarında ödenen tazminattır. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya aralıklarla yeniden yapılmış olmasına bakılmaksızın aynı işverenin aynı ya da farklı iş yerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır.

Kıdem Tazminatı Şartları:

  1. 4857 Sayılı İş Kanununa tabi işçi olması
  2. En az bir yıllık kıdemi olması
  3. Söz konusu iş sözleşmesinin İş Kanununda belirtilen nedenlerden birisi ile sonlandırılması

Kıdem Tazminatı Ödenmesi Gereken Haller:

  1. İş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshedilmesi (İş Kanunu m.24)
  2. İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi (İş Kanunu m.25 dışındaki sebepler)
  3. İşçinin muvazzaf askerlik nedeniyle işten ayrılması
  4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla işten ayrılması
  5. Sigortalılık süresini (15 yıl) ve prim ödeme gün sayısını (3600) tamamlayarak, yaş koşulu nedeniyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa bile kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle
  6. Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi
  7. İşçinin ölümü sebebiyle iş akdinin son bulması

Kıdem Tazminatı Ödenmeyecek Haller:

  1. İşçinin kendi rızası ile işten ayrılması (istifa)
  2. İşverenin iş akdini haklı nedenle sonlandırması

İşçinin Kıdem tazminatı hesaplamasında giydirilmiş ücret esas alınır. İşçinin son brüt ücretine, yol yardımı, yemek yardımı, prim vs. gibi düzenlilik arz eden sosyal yardım ve benzeri ücretlerin eklenmesiyle giydirilmiş ücret elde edilir ve bu ücret kıdem tazminatı hesaplamasında esas alınır.

7036 Sayılı Kanun ile 25.10.2017 tarihinden itibaren bu tarihten sonra yapılan fesihlerde kıdem tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 5 yıldır. 25.10.2017 tarihinden önce iş akdinin feshedilmiş olması durumunda ise kıdem tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 10 yıldır.

Davacı tarafça talep edilmese dahi; kıdem tazminatı hesabında mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı dikkate alınır.

  1. İhbar Tazminatı

İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. İhbar Tazminatı ve Bildirim süreleri İş Kanunu m. 17’de şu şekilde hüküm altına alınmıştır; “Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

İş sözleşmeleri;

  1. İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
  2. İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,
  3. İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
  4. İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra, feshedilmiş sayılır.

Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.

İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir. Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32 nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

Şeklindeki Kanun hükmüyle de anlaşılacağı üzere belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz feshedilmesi durumunda işverenin işçinin kıdemine göre yukarıda belirlenen haftalar üzerinden işçiye ihbar tazminatı ödemesi yapması gerekmektedir.

İşçinin ihbar tazminatı hesaplamasında da kıdem tazminatında olduğu gibi işçinin giydirilmiş ücreti esas alınarak ihbar tazminatı hesaplaması yapılır.

7036 Sayılı Kanun ile 25.10.2017 tarihinden itibaren, bu tarihten sonra yapılan fesihlerde ihbar tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 5 yıldır. 25.10.2017 tarihinden önce iş akdinin feshedilmiş olması durumunda ise ihbar tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 10 yıldır. 

Yasal faiz (temerrüt faizi) uygulanır. Yargıtay; yasal faiz yerine, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını ihbar tazminatı için kabul etmemektedir. Faiz başlangıcı; işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihtir.

  1. Yıllık Ücretli İzin Alacağı

Yıllık ücretli izin, bir yıl boyunca çalışan işçinin dinlenebilmesi için öngörülen ve çalışmadan geçirilen, ücreti peşin olarak ödenen bir haktır.

İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir ve yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.

İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;

  1. Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,
  2. Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,
  3. Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden, az olamaz.
  4. Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır.

Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.

Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir. İşverence bu izin hakkının işçiye kullandırılması zorunludur. Yıllık ücretli izin alacağı iş akdinin feshiyle muaccel olur. Yıllık izin kanuni bir hak olup yıllık ücretli izin alacağının talep edilmesi için iş akdinin haklı veya haksız nedenle feshedilmesinin bir önemi yoktur.

Yıllık izin hakları kullanılmadığında o yılın yıllık izin hakkının sona ermesi gibi bir durum söz konusu değildir. Kullanılmayan yıllık izin süreleri birikmeye devam eder ve sözleşme ilişkisi bitene kadar işveren tarafından bu izinlerin kullandırılması gerekir. Aksi halde sözleşme ilişkisi sona erdiğinde kullanılmayan yıllık izin sürelerinin tamamı alacağa dönüşür ve bu yıllık ücretli izin alacağını işverenden talep etme hakkı doğar.

Yıllık ücretli izin alacağı açısından zamanaşımı süresi, ücret alacakları gibi dönemsel olarak değil fesih tarihi itibariyle değerlendirilir.

01.07.2012 tarihinden önce sona eren iş sözleşmelerinde yıllık ücretli izin alacakları 5 yıllık zamanaşımına tabidir. 01.07.2012 ile 25.10.2017 tarihleri arasında sona eren iş sözleşmelerinde yıllık ücretli izin alacakları 10 yıllık zamanaşımına tabidir. 7036 Sayılı Kanun ile 25.10.2017 tarihinden itibaren sona eren iş sözleşmelerinde yıllık ücretli izin alacakları 5 yıllık zamanaşımına tabidir.

Yasal faiz (temerrüt faizi) uygulanır. Yargıtay yıllık izin ücreti alacağını; geniş anlamda ücret kapsamında değerlendirmemekte, bu sebeple de, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının değil de, yasal faizin uygulanması gerektiği kanaatindedir. Faiz başlangıcı; işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihtir.

  1. Kötüniyet Tazminatı

Kötüniyet tazminatı, iş güvencesi kapsamında olmayan işçilerin iş sözleşmesinin, işveren tarafından fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında ödenen tazminattır.

İş Kanunu m. 17/4’ e göre, “…. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.”

Kötüniyet tazminatı sadece belirsiz süreli sözleşmelerde uygulama alanı bulur, belirli süreli sözleşmelerde kötüniyet tazminatından söz edilemez. Kötüniyet tazminatına hükmedilebilecek durumlara örnek vermek gerekirse; işçinin işvereni şikayet etmesi, işveren aleyhine dava açması, işveren aleyhine tanıklık etmesi, hamilelik vs. gibi nedenlerle işveren tarafından iş akdinin feshedilmesi başlıca kötüniyet tazminatının gündeme geldiği durumlardır. İlaveten belirtmek gerekir ki, kötüniyet tazminatına, ihbar tazminatıyla beraber de hükmedilebilir.

7036 Sayılı Kanun ile 25.10.2017 tarihinden itibaren, bu tarihten sonra yapılan fesihlerde kötüniyet tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 5 yıldır. 25.10.2017 tarihinden önce iş akdinin feshedilmiş olması durumunda ise kötüniyet tazminatı için zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 10 yıldır.

Yasal faiz (temerrüt faizi) uygulanır. İspat yükü kötüniyet iddiasında bulunan işçiye aittir. Faiz başlangıcı; işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihtir.

FESHE BAĞLI OLMAYAN İŞÇİ ALACAKLARI!

Bu işçi alacakları iş sözleşmesi sona ermiş olsun ya da olmasın, işçi halihazırda hizmet görmeye devam etse dahi işverene karşı bu taleplerini dava yoluyla ileri sürebilir.

Feshe bağlı olmayan işçi alacaklarına ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili ücreti alacağı örnek olarak gösterilebilir.

  1. ÜCRET ALACAĞI

Ücret ve ücretin ödenmesi İş Kanunu m.32’de düzenlenmiştir. Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret iş sözleşmesinin esaslı unsurlarından biri olup, işçinin yaptığı iş karşılığında işveren tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret en geç ayda bir ödenir.

İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. İşçinin ücret alacağını talep edebilmesi için iş sözleşmesinin sona ermiş olması gerekmeyip, sözleşmenin devamı sırasında da işçi ödenmeyen ücret alacaklarını işverenden talep etme hakkına sahiptir.

Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Faiz oranının tespitinde kamu-özel banka ayrımı yapılmamaktadır. Davacı tarafça talep edilmese dahi; ücret alacağında mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı dikkate alınır. Faiz başlangıcı; işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihtir.

Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Bu 5 yıllık zamanaşımı süresi ücret alacağının muaccel olması ile işlemeye başlar. Aylık ücretler için zaman aşımı, her bir ayın ücretinin muaccel olduğu tarihten itibaren ayrı ayrı işlemeye başlar.

  1. FAZLA MESAİ ÜCRET ALACAĞI

İş kanunu 63. Maddesine göre “genel bakımdan çalışma süresi haftalık 45 saattir.” kanunun çalışma saatini aşan çalışmalar fazla çalışmayı oluşturmaktadır.

Çalışma şekli her ne olursa olsun bu süre haftalık 45 saatten fazla olamaz. Çalışma saatleri fazla olması halinde kanuna gör fazla çalışma kapsamına girmektedir. Bir diğer husus, 4857 sayılı kanunun madde 41/7’ de belirtildiği üzere fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekmektedir. İşveren her takvim yılı başında işyerlerinde fazla çalışma yaptıracakları işçilerin yazılı onayını veya muvafakatini alma zorunluluğu bulunmaktadır.

–  Günlük çalışma süresi en fazla 11 saattir. 11 saati aşan çalışmalar, haftalık çalışma süresi 45 saati aşmasa da fazla çalışma sayılır.

– Gece çalışmaları ise 7,5 saatten fazla olamaz. Yine 7,5 saati aşan çalışmalar haftalık çalışma süresi 45 saati aşmasa da fazla çalışma sayılmaktadır.

–  Çalışma süresi yıllık olarak da 270 saati aşamaz. 270 saatin aşılması durumunda ise fazla saatler için aylık değerlendirme yapılmaktadır. 270 saat bütün olarak değil 12 aya bölünerek yani aylık 22,5 saat üzerinden değerlendirilir ve bu 22,5 saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak kabul edilir.

–  4857 sayılı İş Kanunu gereğince fazla süreli çalışma ücreti ise % 25, fazla mesai ücreti % 50 zamlı ödenmesi gerekmektedir.

Fazla mesai alacaklarının talep edilebilmesi için iş akdinin feshedilmişi olması gerekmeyip, iş akdinin devam ettiği zaman diliminde de işverenden fazla mesai alacakları talep edilebilmektedir.

  1. ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİL (UBGT)  ÜCRETİ ALACAKLARI

İşçi, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.

Ulusal Bayram ve Genel Tatil günleri şunlardır; 1 Ocak Yılbaşı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 1 Mayıs İşçi Bayramı, 19 Mayıs Gençlik Bayramı,  15 Temmuz Demokrasi Günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramıdır.

UBGT alacaklarının talep edilebilmesi için iş sözleşmesinin feshedilmiş olması gerekmeyip, sözleşmenin devam ettiği zaman diliminde de işverenden UBGT alacakları talep edilebilmektedir.

Ulusal Bayram ve Genel Tatil günlerinde yapılan çalışmanın ispatı işçinin üzerinde, çalışmanın karşılığının ödendiğinin ispatı ise işveren üzerindedir. Ulusal Bayram ve Genel Tatil günlerinde çalışma yapıldığı tanık dahil her türlü delille ispatlanabilmektedir. Ancak yazılı delil olmaksızın tanıkla ispatlanan UBGT çalışma ücretleri için Yargıtay içtihatlarıyla hakkaniyet/takdiri indirim(genellikle %30 oranında) yapılmaktadır.

Zamanaşımı süresi 5 yıldır. Fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücretleri ve hafta tatili ücretleri doğdukları anda muaccel olur ve bu tarihten itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başlar.

  1. HAFTA TATİLİ ÜCRETİ ALACAĞI

İşçilerin kanunen haftanın 7 günlük zaman dilimi içerisinde kesintisiz en az 24 saat (1 gün) dinlenme yani hafta tatili hakkı vardır. İşçi dinlenerek geçirdiği hafta tatiline ait ücretini çalışmadığı halde alacaktır.Hafta tatilinde çalışan işçinin, çalışılan günün yevmiyesi ile varsa fazla çalışma yevmiye alacağı hakkı doğmaktadır. Yani toplam 2,5 yevmiye ödenmesi gerekmektedir.  Bu ücret, işçi çalışmadığı halde ödenmesi gereken bir ücrettir. Ancak işçi hafta tatilinde de çalışırsa, çalışılan günün yevmiyesi ile varsa fazla çalışma yevmiye alacağı hakkı doğmaktadır.

Hafta tatilinde yapılan çalışmanın ispatı işçinin üzerinde, çalışmanın karşılığının ödendiğinin ispatı ise işveren üzerindedir.

Hafta tatili ücreti alacağı hukuki olarak ücret alacağı niteliğindedir ve ücret alacağı gibi 5 yıllık zamanaşımına tabidir.  Fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücretleri ve hafta tatili ücretleri, doğdukları anda muaccel olur ve bu tarihten itibaren zaman aşımı süresi işlemeye başlar.

  1. İŞ KAZASI  VE MESLEK HASTALIĞI TAZMİNATI

İş kazası geçiren işçinin, maddi ve manevi olarak uğradığı zararlara karşılık alabileceği işçi alacakları (tazminat) olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda;

  1. Cenaze giderleri,
  2. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar (Destekten Yoksun Kalma Tazminatı),
  3. Tedavi giderleri,
  4. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,
  5. Kazanç kaybı,
  6. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, 

talep edilebilir.

  1. ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ

İşçinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için devletin uyguladığı gelir vergisi indirimi, asgari geçim indirimi (AGİ) olarak adlandırılmaktadır ve AGİ de işçi alacakları kapsamında değerlendirilmektedir.

AGİ, 01.01.2008’den itibaren zorunlu hale gelmiştir. AGİ hesaplamalarında; asgari ücretin yıllık brüt tutarı, işçinin medeni durumu ve çocuk sayısı dikkate alınır.

İŞÇİ ALACAKLARINDA GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

İşçi alacakları davasında görevli mahkeme İş Mahkemesi bulunan yerlerde İş Mahkemeleri, İş Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri (İş Mahkemeleri sıfatıyla) görevlidir.

İŞÇİ ALACAKLARINDA YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

İşçi alacakları davasında yetkili mahkeme ise davalı işveren gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yada işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı işveren birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

İŞÇİ ALACAKLARI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay Kararı – 22. HD., E. 2012/10875 K. 2013/325 T. 22.1.2013

‘’…..tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının eylemleri ile iş ilişkisinin temelini oluşturan güven ilişkisinin, iş sözleşmesinin sürdürülmesini olanaksız kılacak derecede sarsıldığı, işçinin davranışının haklı fesih sebebi oluşturduğunun kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…..’’

Yargıtay Kararı – 22. HD., E. 2013/18395 K. 2014/29091 T. 27.10.2014

‘’….davacı işçinin işyerinden ayrılması ve işe gelmemesi haklı nedene dayanmamaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatları yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir….’’

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2014 T., 2013/27146 E., 2014/35923 K. 

‘’…..İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir…’’

Yargıtay Kararı – 22. HD., E. 2013/18395 K. 2014/29091 T. 27.10.2014

‘’….davacı işçinin işyerinden ayrılması ve işe gelmemesi haklı nedene dayanmamaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatları yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir….’’

22. HD. 2013/12091 E. 2014/12615 K. 13.05.2014

‘’……mazeretsiz ve bildirimsiz olarak işe devam etmediği sabit olup, izin aldığını veya haklı bir mazeretinin bulunduğunu ispatlamış değildir. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı isteminin (asıl davanın) reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.’’

T.C YARGITAY 9.Hukuk Dairesi E:1992/14215 K:1993/9827 KT:08.06.1993

‘’Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilebilir.Davalı daha önce açıkça temerrüde düşürülmemiş ise, dava açılmakla temerrüt gerçekleşeceğinden dava tarihinden itibaren faize karar verilebilir. Dairemiz ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun uygulamaları bu doğrultudadır. İş Kanunu`nun 26/son maddesi ile BK 326/son maddesi hükmü alacağın muaccel olduğu zamanı belirlemektir. Söz konusu hükümler temerrüt halini düzenlememektedir. Bu nedenle, kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde fesih tarihinden faize karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.’’

Av. M. Talha Arslan

Av. Mücahit Tüz

Stj. Av. Melike Nur Vural