2. Dünya Savaşı sonrasında hızla artışa geçen sanayileşme sebebiyle üretim artmış ve savaşsız bir dünyada, üretilen malların uluslararası boyutta ticareti yapılmaya başlanmıştır. Hem ulusal hem de uluslararası ticaretin artmasıyla beraber bu faaliyetler gerçekleştirilirken uğranılan hak kayıpları da artmıştır. Ticaretin tarafları hukuki yollara başvurarak uğradıkları hak kayıplarını telafi etmeye çalışmışlardır. 21. yüzyıl şartları göz önünde bulundurulduğunda üretim ve ticaret çılgınlığı, beraberinde hak kaybı çılgınlığını da getirmiş ve açılan dava sayısı yüzbinleri geçmiştir. 2012 yılında Türkiye’de bulunan hukuk mahkemeleri bünyesinde açılan dosya sayısı 1 milyon 606 bin 424 iken bu sayı 2019 yılına gelindiğinde 2 milyon 26 bin 597’ye ulaşmıştır. Bunun neticesinde daha hızlı çözüme ulaşmak amacıyla ulusal-uluslararası otoritelerin uyuşmazlıkların çözümünde farklı bir yol aramasına sebep olmuştur. Arabuluculuk, tahkim ve orta derece mahkemelerin kurulması ülkemizde bu amaçla düzenlenen alternatif çözüm yollarıdır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde tahkim “Anlaşmazlıkların çözümünde hakeme başvurma yöntemi” olarak tanımlanmaktadır. Hukuki bağlamda bu anlamı daha da genişletilerek tahkim, “Yasaların izin verdiği konularda olmak üzere doğmuş ya da doğması muhtemel uyuşmazlıkların çözümü için tarafların anlaşması üzerine uyuşmazlığın bağımsız hakemler tarafından çözüme kavuşturulması” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanım yapıldıktan sonra tahkimi uyuşmazlığın çözüleceği yere göre ikiye ayırarak incelenecektir: Ulusal Tahkim ve Uluslararası Tahkim.
Daha detaylı bilgi almak için Lütfen İletişime geçin!
Hızlı ve Güvenilir Hizmet!
Ulusal ve Uluslarası Ticari Uyuşmazlıklarda Tahkim başvurusu için bizimle iletişime geçin!
Türk İş Hukuku ve Kanunu
İş Hukuku alanında detaylı bilgi için lütfen bizimle iletişime geçin!
Daha Falası
ULUSAL TAHKİM
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 407. maddesinde yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklarda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usul ve esaslara göre yargılamanın yapılacağı ifade edilmiştir. Yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklarda HMK’da belirlenen tahkim kurallarının uygulanabilmesi için uyuşmazlık konusunun tahkime elverişli olması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 408. maddesinde “Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir.” denilerek bu iki konu dışındaki bütün uyuşmazlıklarda tahkim yoluna başvurulabileceği tespit edilmiştir.
Bunun dışında uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülebilmesi için uyuşmazlığın taraflarının muhtemel ya da mevcut uyuşmazlık için tahkim yoluna gidilebileceği konusunda yazılı bir anlaşma yapmaları gerekmektedir. Bu minvalde yapılan anlaşmalara tahkim sözleşmesi denilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 412. maddesinde “Tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmadır.“ şeklinde tanımlanmıştır. Devam eden maddelerde tahkim sözleşmesinin ayrı bir sözleşme olarak ya da tarafların arasındaki sözleşmesel ilişkinin bir maddesi şeklinde yapılabileceği belirtilmektedir. Tahkim sözleşmesinin yazılı olma şartından sadece altında ıslak imza bulunan ve tahkim kaydı içeren bir sözleşme olması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Taraflar arasında yapılan mail, faks ya da mektup gibi iletişim araçları ile tahkim kaydının varlığı konusunda mutabakata vardıkları anlaşılıyorsa bu husus da yazılı olma şartını karşılamaktadır.
Bu konulardan bahsettikten sonra uyuşmazlığı çözüme ulaştırılması esnasında mahkemece yapılacak işlerde görevli ve yetkili mahkemenin tespiti konusundan bahsetmek gerekmektedir. Taraflar arasında yapılan tahkim sözleşmesinde yetkili mahkeme belirlenmişse uyuşmazlığı çözmekle sözleşmede belirlenen ildeki mahkeme yetkilidir. Uyuşmazlığın hangi konudan kaynaklandığına göre de görevli mahkeme asliye ticaret ya da asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Eğer taraflar arasında yapılan tahkim sözleşmesinde yetkili mahkemeler belirlenmemişse davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer ya da işyeri mahkemesi yetkilidir. Yetkili mahkeme sözleşmede belirlenen işler ve HMK’nın tahkim bölümünde açıkça düzenlenen haller dışında tahkim yargılamasına etki etmesi ya da yargılamayı yönlendirmesi mümkün değildir.
Tahkim Yargılamasında Hakemlerin Seçimi ve Reddi!
Tahkim yargılaması devlet nezdinde teşkilatlanan geleneksel yargılama yolu olan mahkemelerden farklı bir şekilde yürütülmektedir. Yargılamayı yürütecek hakem sayısı, hakemlerin seçimi tamamen tahkim sözleşmesinin taraflarının uzlaşmasına bağlıdır. Bu konularda haklarını HMK’da yer alan hükümler doğrultusunda kullanabilirler. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 415 ve devamı maddelerinde hakemlerle ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Taraflar hakem sayısını belirlemekte serbesttir fakat düzenlemelere göre hakem sayısı tek olmak zorundadır. Eğer taraflar tarafından belirlenmemişse 3 hakem seçilerek uyuşmazlık çözülür. Ayrıca taraflar, hakemlerin seçiminde de serbesttir. Seçimin nasıl yapılacağı konusunda taraflar arasında herhangi bir anlaşma yoksa HMK’daki hükümler doğrultusunda seçim yapılır. İlgili madde incelendiğinde göze çarpan hakemlerin gerçek kişi olması gerektiği ve birden fazla hakem olması durumunda hakemlerden birinin kendi alanında 5 yıl ve üzeri kıdeme sahip olan bir hukukçu olması şartlarıdır. Kanunun yaptığı bu düzenlemeler yargılamanın uyuşmazlık konusunda yetkin ve belirli kişiler tarafından yürütülmesini sağlamaktır. Tüzel kişilerin hakem olarak seçilmesi halinde tüzel kişiyi temsil etmekle görevli kişi değişiklik gösterebileceğinden hakem de değişiklik gösterecektir. Belli bir aşamaya gelen yargılamanın hakem değişikliği sonucu uyuşmazlık üzerine baştan konuşulmasını gerekeceği için tahkimin amaçlarından biri olan yargılama süresinin kısalması amacına uygun düşmeyecektir. Birden fazla hakemin olması durumunda hakemlerden birinin 5 yıl ve daha fazla kıdeme sahip hukukçu olması şartı ise yargılamanın uyuşmazlık konusuna ve buna uygulanacak hükümler vakıf bir hakem tarafından yapılması uyuşmazlık hukuki çerçevede e profesyonelce çözüme kavuşturulması amacına hizmet edecektir.
Yine HMK’da düzenlenen hakimin reddi müessesesi tahkim yargılamasında hakemin reddi şeklinde yer bulmaktadır. Tarafla tahkim yargılamasındaki diğer hususlarda olduğu gibi hakemin reddi konusunda usulün nasıl olacağını serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca herhangi bir usul belirlenmemişse HMK ilgili maddelerine göre uyuşmazlığı çözerken tarafsızlığından ve bağımsızlığından şüphe eden taraf şüpheyi gerektirecek nedenin ortaya çıkmasından itibaren iki hafta içinde hakemin reddini karşı tarafa yazılı olarak bildirebilir.
Hakem ya da Hakem Kurulunca Verilen Kararın Niteliği ve Kanun Yolları
Yapılan tahkim yargılaması neticesinde hakem ya da hakem kurulu tarafından verilen kararlar kesin olmakla birlikte bu kararlara karşı sadece iptal davası açılabilir. İptal davası tahkim yeri Bölge Adliyesi’nde açılır, öncelik ve ivedilikle görülür. Bölge adliye mahkemesinin iptal davasını kabul ederek hakem ya da hakem kurulunca verilen kararı iptal etme nedenleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 439. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu, tahkim yargılamasının sözleşmede ya da HMK’da belirlenen ilgili hükümlere göre yürütülmediği, verilen kararın kamu düzenine aykırı olduğu gibi belirli durumlarda Bölge Adliye Mahkemesi, kararın iptaline karar verebilmektedir. İptal davası, hakem ya da hakem kurulu tarafından verilen kararın taraflara bildirildiği tarihten itibaren 1 ay içinde açılmak zorundadır. Açılan iptal davası verilen kararın icrasını durdurmaz. Taraflardan birinin talebi üzerine ve uyuşmazlık değeri tutarında teminat gösterilmek şartıyla kararın icrası durdurulabilir. İptal davası neticesinde verilen karar temyiz edilebilir. Temyiz, kararın icrasını durdurmaz.
Genel hatlarıyla HMK’da düzenlendiği sırasıyla ulusal tahkim konusu anlatılmıştır. Netice itibariyle her ne kadar geleneksel yargılama yollarından ayrı bir yol olduğu, daha özgür ve hızlı bir yargılama yapılabildiği söylense de vadedilen bu hususlar tam olarak gerçekleşme imkanı bulamamaktadır. Bunun gerçekleşmesi için tahkim yargılamasına konu olan uyuşmazlığın taraflarının ve uyuşmazlığı çözümleyecek hakem ya da hakem kurulunun bu konuda son derece uzmanlaşmış kişiler olması gerekmektedir. Aksi takdirde kuralların ve hakemlerin taraflarca belirlendiği özgür ve hızlı bir yargılama yapılacağı düşünülürken kuralların taraflarca belirlenmediği durumlarda HMK tarafından belirlenen kurallar uygulanacağı için tahkim yargılamasının, geleneksel yargılamalara dönüşmek zorunda kalacağı şüpheden uzaktır. Bu sebeple tarafların konuya hakim bir avukattan destek alarak süreci yönetmesini talep etmesi gerekmektedir.
Stj. Av. Mücahit TÜZ
Av. M. Talha ARSLAN